DOLAR 32,5311 % -0.04
EURO 34,9338 % 0.16
STERLIN 40,7306 % 0.29
FRANG 35,5648 % 0
ALTIN 2.436,85 % 0,56
BITCOIN 63.429,83 -4.406

Cemil Duymaz, “Meyhaneden Çıkmayın Lütfen”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Cemil Duymaz, “Meyhaneden Çıkmayın Lütfen”

Cemil Duymaz’ın, “Meyhaneden Çıkmayın Lütfen” isimli köşe yazısı;

Cemil Duymaz, “Meyhaneden Çıkmayın Lütfen”

Libya’da ne işimiz var?

Kanal İstanbul’a ne gerek var?

Yerli otomobili biz mi yapacağız?…

Bu soruları çoğaltmak mümkün. Hele bir Chp’li ve bir de ek olarak İyi Partili biri varsa yanınızda sadece sormak gibi bir özelliğe kavuşabilirsiniz. Ama sadece soru sorabilirsiniz. Ortamda cevap verebilecek ya da cevabı duyup “evet” diyebilecek kimseye denk gelemezsiniz. “Hayır” demek ve yapılan her icraatın karşısında durmak gibi ulvi bir özellik edinmiş bu abi ve ablalarımız.

 

Sosyal medyada denk geldiğiniz bir görseli anımsatayım müsaadenizle…Bir anne oğluyla gezinirken mikrofon uzatılır ve İmamoğlu’nun bugüne kadar ki icraatları sorulur. Ablamız bütün samimiyetiyle anlatır ne kadar memnun olduğunu ve İmamoğlu’nun makamını ne kadar doldurduğunu. Oğlu seslenir annesine “Anne, İmamoğlu neler yaptı?” Anne susar, cevap vermek ister ama söylediklerinin içinin boş olduğunu kendi de bilir. Kıyamaz oğluna ve yalan söylemek istemez. O nedenle “Yapacak bir şeyler…” Üzüldüm bir annenin bu duruma düşmesine. Ve üzüldüm bir şey yapamayacağı belli olan bir adamın savunulmasına. Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!

 

İmamoğlu demişken şu itiraz edilen Kanal İstanbul ile ilgili de birkaç cümle kurmak lazım. Yapılması yüksek maliyetli bir yer. Ülkeye neler katar neler katmaz diye düşünürken süreçte ki tartışmaları dikkatlice dinledim. Tam yapılması ertelenebilir mi acaba diye düşünüyorken, CHP ve İyi Partinin de katıldığı “Kanal İstanbul Çalıştayı”na gözüm takıldı. Baktım ki Kılıçdaroğlu ve Akşener bu konuda müttefik, fikrim değişti ve Kanal İstanbul’un ülkeye çok şey katacağına karar verdim. Çünkü her iki isminde bu ülkenin ilerlemesine dair tavırlarının teoriyi geçemediğini gördüm. Hele ki “ben rapora değil bilime bakarım” diyen İmamoğlu’na kendi mahallesinin Profesörü Celal Şengör’de iyi bir ders verince bu “yaptırmama” yelinin kaynak olarak dışarılardan estiğini anladım. Anladım ve anlamayanlara da kendimce teessüf ettim.

 

Libya’da ne işimiz var sorusuna cevap verme gereği zaten duymuyorum. Ülkeyi karıştırmak için kurulan onca oyunun Doğu Akdeniz’deki yeraltı zenginliklerini ele geçirmek adına olduğunu hala anlayamayan ve Türkiye’yi “emperyalist bir ülke” olarak niteleyen Fatih Portakal ve onu destekleyenlere neyi, nasıl anlatabilirsin ki? “ Dünya yeni bir düzene doğru gidiyor ve özellikle Amerika bize müdahale ederek siyaseti dizayn etmeli” diyenler bu kafanın temsilcileri değil mi? Ülken kendi kaynaklarını korumak için adım atacak, destek yerine köstek olacaksın. Geçiniz!

 

Yerli araba ise zaten bizim imaj projelerimizden bir tanesi. Nasıl bir telaşa neden olduğunu Volkswagen’in elektrikli araç üretimini 2025’den 2023’e çekmesinden anlayın. Onlar bile nasıl bir rakip geldiğinin farkındalar ama bizimkiler hala yapılan prototipin neden İtalyanlar tarafından tasarlandığındalar. Oysa ki tüm marka otomobillere tasarım yapan bir firmayla çalışıldığının ve vizyon olarak asıl hedefin ihracat olarak belirlendiğinin farkında değiller. “Devrim” arabasının hikayesini zaten biliyorsunuz. Kısa sürede yapıldı törende kullanılacaktı ama benzini konmadı 100 metre sonra durdu ve bu üretimin seri hale gelmemesi için bahane edildi. Neden üretim yapılmadı biz mi istemedik yoksa istetmediler mi? Olay aynı, üretiyorsun bugün ki şartlara göre ama “istemezükçüler” onlarca yıl öncesinden gelen aynı sese kulak verip aynı nakaratı söylüyorlar. Atladıkları şey ise mevcut planlamanın o sesi sallamadığı aksine kararlı bir davranış içerisinde oldukları. O sesin sahibine ne denir ki? Sür git!!!

 

Birde son günlerde yeniden vizyona sokulan Amerika- İran kapışmasını izliyoruz. Eskiden olsa bu numarayı yiyen çok adam olurdu ama artık yemiyoruz. Bakmayın siz İran’ın adında ki “İslam Cumhuriyeti” yazısına. İran ile Amerika sahnede düşman, kuliste dostturlar. Humeyni’yi İran’ın başına getirenin Cıa olduğunu anımsatmama gerek yok sanırım. İran, ABD üslerini vuracak, üstüne sivil bir uçak düşürecek, “bak saldırırsanız saldırırım” diyerek Amerika’ya kafa tutacak ve Trump çıkıp cevap olarak “ekonomik yaptırım”dan bahsedecek! Dünya akıllanalı çok oldu Sam Amca.

 

Ortadoğu’da ve dünyanın birçok yerinde hem Amerika’nın hem de İran’ın neler yaptığını bilmeyen yok. E bu kadar zalimliğe karşın illa bir karşılık göreceksiniz. Kim yapacak sorusuna Türkiye diye cevap vereceğim ama bazıları beni hayal kurmakla itham edecek. Önemi yok Azizim… Siz hayal deyin ben ise gerçeğin ta kendisi diyeyim.  Eski Türkiye yok bunda hem fikiriz kanımca. Ama bilmediğiniz bir Türkiye var. O bilmediğiniz Türkiye yere öyle bir vurmaya hazırlanıyor ki sesi dünyayı sarsacak. Sarsılacak olanlar sadece Amerikası filan olmayacak , içimizde soru sormaya devam eden abi ve ablalarda düşmemek için birbirine tutunacak.

 

Aslında yukarıda ki başlıklarda görüldüğü gibi ülkede birileri ileriyi, birileri ise stabil kalmayı istiyor. Hükümet yarınlara adım atarken CHP’nin Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi bir konuşma yaparak hem kendi hem de partisinin vizyonunu ortaya koyuyor. “ Eğer Ak Partili bir Belediye sınırları içindeyseniz dışarı istediğiniz saat çıkamaz ve özgürlüklerinizden olursunuz. Ama  CHP’li bir belediye sınırları içine özgürce gezersiniz. Eğer bugün meyhanede rahat, rahat içiyorsanız bunu CHP’ye borçlusunuz.” Harikasın sevgili başkan, harikasın sevgili CHP. Sayenizde meyhanelerde içiliyor ve medeni olmanın tadı çıkartılıyor. Medeni olmayan ve meyhane dışında kalanlar ise İHa yapıyor, Siha yapıyor, Yerli Otomobil için didiniyor ve ülkesinin zenginliklerini peşkeş çekmemek için Sam Amca ve avenesinin önünü kesmek için ataklar yapıyor. Lütfen meyhanede kalın ve demlenmeye devam edin. Çünkü siz orada kaldıkça ülke daha da ileriye gidiyor, vesselam.

Ege’de İzmir HaberEge Haberİzmir

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.