DOLAR 32,5608 % 0.13
EURO 34,9075 % 0.65
STERLIN 40,5770 % 0.99
FRANG 35,7202 % 0.18
ALTIN 2.431,22 % -0,07
BITCOIN 66.406,00 -0.135

Liyakat…

Yayınlanma Tarihi : Google News
Liyakat…

Ferhat Altun‘nun “Liyakat…” isimli köşe yazısı;

Liyakat…

Liyakat kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu’na göre “bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak açıklanmıştır.

Ancak kelime anlamının daha geniş çerçevede değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Liyakat kelimesini sadece iş ve yönetim ile bağlantılı olarak tanımlamak eksik bir tanımlama olmaktadır.

Liyakat kavramı siyasetçiden, bürokrata, tüccardan, çiftçiye, hukukçudan, esnafa, eğitimciden, sanatçıya, askerden, polise, sağlıkçıdan, yazara, ev hanımdan, işçiye kadar sokaktaki tüm vatandaşları kapsar.

Liyakatın özünde ahlak, empati, merhamet, inanç, eğitim, adalet, akıl, ilke ve milli şuur barınır. Liyakat mutlak bir birlik, dayanışma ve uyum getirir.

Liyakat kavramının Siyaset Bilimi’ ndeki karşılığı “meritokrasi” olup anlam olarak yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, iltimas ve kayırma yoktur.

“Lybyer”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yönetimi adlı eserinde Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki liyakat anlayışını şu şekilde özetlemiştir:

“Sistem liyakati ödüllendirecek, yetenek, çaba ve yeterli donanımla beslenen her türlü hırs ve özlemi doyuracak biçimde düzenlenmiştir.”

XVI. yüzyılda “Ogeir Chiselin De Busbecq”, Türk Mektupları adlı eserinde şunları yazmıştır:

“Türkiye’de şahsi meziyet ve kabiliyetten başka hiçbir şeye kıymet verilmez. Nesep ve irsiyet bir şey ifade etmez. Herkes liyakat, bilgi, ahlak ve seciyesine göre bir mevkiye tayin edilir. Ahlaksız, bilgisiz ve tembeller hiçbir zaman yüksek mevkilere çıkamazlar. Osmanlıların muvaffakiyeti ve bütün dünyaya hakim bir ırk olmalarının hikmeti budur. Türklerin en büyük düşmanı iltimastır.”

Tam da bu nokta da Önderimiz M. Kemal ATATÜRK’ ün liyakat ve ehliyet konusundaki görüşleri hepimizin temel ve vazgeçilmez düsturu olmalıdır:

“Benim için tek bir hedef vardır: Cumhuriyet hedefi!… Bu hedefe ulaşmak için belirli yolda yürüyen arkadaşların başarılı olması için, girişilen doğru yolda, namus yolunda çalışmak ve faal olmak lazımdır.

Benim gözümde başka hiçbir şey yoktur, ben yalnızca liyakat âşığıyım. İşi hep ehline verdim, ehliyetsizi devlet görevinde tutmadım. Devletin çeşitli makamlarına liyakatli, yetenekli, uzak görüşlü, namuslu elemanlar, müdürler, memurlar atanmasını tavsiye ettim.”

“Arkadaşlarıma dedim ki, benden iltimas beklemeyin. Hepiniz benim gözümde değerli, yüksek kardeşlersiniz. Ama hepinize göstereceğim hedef yüce, kutsal bir hedeftir. Hepiniz oraya yönelmişsiniz. Hanginiz daha güzel hatlarla, başarılarla oraya ulaşırsanız, onu, ellerimi çatlayıncaya kadar çarparak takdir edeceğim, alkışlayacağım. Benden iltimas ve taraf tutma beklemeyin! Adam olanlar, insan olanlar, fikirleri olanlar, yüksek ideali olanlar değerlerini göstersinler.

Benim size kardeşçe söyleyeceğim şey budur. Bütün arkadaşlarıma bildirmek zorundayım ki, ben o millî hedefe bütün millet kütlesini yürütmek için doğal, ahlaki bir saikim (amaç), bunu isterim. Ama kim yapar? Kim yaparsa o muvaffaktır.”

Liyakat ve ehliyetin ortadan kalktığı durumlarda rüşvet, iltimas, biat ve kulluk toplumu esir alır. Liyakati hakim kılmayan devlet ve toplum çöker.

Merhametsizlik, ahlaksızlık, inançsızlık, adaletsizlik, kibir ve cehalet hakim duruma geçer. Bir yönetim ve idare şekline bürünüp legalize olur.

“İş ehli olmayana (layık olmayana) tevdi edildiği (verildiği) zaman, kıyameti bekle.”          (Buhari)

O halde tarihin acı yanlarının tekerrür etmemesi için, kıyametle yüzleşmemek için, yarınlarımız için hayati öneme sahip liyakat ve ehliyete odaklanmamız her şeyden fazla önem arz etmektedir. FERHAT ALTUN

Ege’de İzmir Haber

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.